14 Nisan 2011 Perşembe

Yarı final eşleşmeleri


Real Madrid - Barcelona

Schalke 04 - Manchester United

1. Maçlar: 26-27 Nisan

2. Maçlar: 3-4 Mayıs

13 Nisan 2011 Çarşamba

Kahramanlarıyla, düşmanlarıyla El Clasico


Önümüzdeki 18 gün içerisinde tam 4 tane El Clasico izleme şansımız olacak. MARCA gazetesi bugün derbinin tarihini irdelemiş. Derbide olumlu ve olmsuz olarak ön plana çıkan karakterlerin bir listesini yapmışlar. Epey hoşuma gitti ve tercüme etmek istedim. Aşağıdaki satırlar bana değil, 13 Nisan 2011 baskılı MARCA gazetesinde yer alan Angel Cabeza isimli gazeteciye ait. Umarım keyifle okursunuz:

KAHRAMANLAR:

Raul Gonzalez: Nou Camp'ı susturan parmak

Oldukça sıkıntılı başlayan 1999-2000 sezonunda teknik direktör John Benjamin Toshack'ın takımdan ayrılıp ayrılmayacağı Real Madrid adında basında birinci maddeydi. El Clasico haftasında bile bütün gazeteler bu maçı konuşmak yerine Toshack'ın geleceğiyle ilgileniyordu. Sonuç olarak Nou Camp'da Toshack'ın kulübede yer alacağı haberi geldi. Raul maçtaki açılış golünü atmasına rağmen Van Gaal'in öğrencileri Rivaldo ve Figo ile geri dönüş yaptı ve skoru 2-1'e getirdi. Bu dakikadan sonra taraftar desteğini de arkasına alan Barcelona daha da saldırmaya başladı. Ancak Savio'nun uzun pasında bir anda topu önünde bulan Raul skoru eşitledi ve Nou Camp'ı sessizliğe bürüdü. Gol sevinci sırasında "susun" işareti yapan Raul, El Clasico'nun kahramanları arasında yerini almayı başardı.

Ronaldinho Gaucho: Bernabeu'da atılan iki gol ve alkış yağmuru

Barcelona'nın 2005-2006 sezonunda Bernabeu'da 3-0 kazandığı maç. Açılış golü Eto'o'dan gelmesine rağmen maça damgasını vuran isim bu sezonun yıldızı olan bir Brezilyalı: Ronaldinho Gaucho. Maça sol çizgide başlayan Ronaldinho o gün Sergio Ramos ve Iker Casillas'ın korkulu rüyası olmuştu. Attığı iki gol ve yaptığı spektaküler hareketler Bernabeu ahalisini bile tavlamasına yetmişti. Maçın son 10 dakikasında topu her ayağına aldığında Ronaldinho'yu coşkulu bir biçimde alkışlayan Real Madrid taraftarı ve Ronaldinho kuşkusuz derbinin kahramanları listesinde en tepelerde.

Alfredo Di Stefano: Barcelona'daki ilk 5-0'da duble yaptı

Real Madrid'in 21 senelik lig şampiyonluğu hasretini Kolombiya'dan gelen bir Arjantinlinin bitireceği tahmin edilemezdi. 1953-1954 sezonunda Barcelona'ya karşı alınan ilk 5-0'lık Real Madrid zaferinde iki gol birden atan bu sarışın adam, hem şampiyonluğun hem de daha sonradan kazanılacak sekiz lig şampiyonluğunun habercisi gibiydi. Ayrıca Real Madrid tarihinin altın döneminin başlangıcı olarak kabul edilen bu maçta, Di Stefano'nun maçta giydiği formayı, engelli bir Barcelona taraftarına vermesi, saha dışında da onun ne kadar centilmen birisi olduğunu ispatlamıştı.

Johan Cruyff: Bernabeu'daki 5-0'lık galibiyetin mimarı

Tarih sayfaları 17 Şubat 1974 sabahını gösterdiğinde kimse Barcelona'dan Bernabeu stadında bir galibiyet beklemiyordu. Bu tarihe kadar birçok El Clasico'ya Madrid cephesi damga vurmuş, Barçalı taraftarlar alınan beraberliklere bile sevinir olmuştu. Ancak o akşam Asensi'nin iki, Cruyff, Juan Carlos ve Sotil'in golleri ile Barcelona deplasmanda maçı 5-0 kazanarak tarihinin en önemli galibiyetlerinden birine imza atmıştır. 2010-2011 sezonunda alınan 5-0'lık galibiyet ve 2009'da alınan 6-2'lik galibiyetle birlikte bu maç hala günümüzde bile Barcelona'lı taraftarların en büyük övünç malzemesidir.

Ronaldo Nazario: Nou Camp'daki 20 yıllık hasreti bitiren adam

Real Madrid 6 Aralık 2003 tarihinde Nou Camp'ın çimlerine çıktığında Real Madrid'in Barcelona'ya karşı Nou Camp'ta galibiyet alamama süresi de 20 yılı bulmuştu. Kadrosuna süper starları katan Madrid cephesinde, başkan Florentio Perez'in ilk Los Galacticos dönemi yaşanıyordu. Barcelona sezona kötü başlamasına rağmen kuvvetliydi ve Nou Camp'da kazanamamak Real Madrid adına bir sendroma dönüşmüştü. Roberto Carlos ve Ronaldo'nun attığı gollerle Real Madrid maçı 2-1 kazandı ve 20 senelik kısır döngü bozulmuş oldu. Maçı Real Madrid cephesine getiren golü atan ve sezonu gol kralı kapatan Ronaldo, derbinin kahramanları listesinde ilk sıralarda.

Ivan Zamorano: 5-0'ın intikamı ve unutulmaz hat-trick

Tarih 7 Ocak 1995. Yani Real Madrid'in Cruyff'un Barcelona'sından 5 gol yediği maçın bir sezon sonrası. Madrid basını ve Bernabeu tribünleri "intikam, intikam, intikam" diye inliyor. Sahneye çıkan bir Şilili derbi tarihinin en büyük intikamlarından birinin hazırlayıcısı oluyor ve tarihe adını altın harflerle kazıyor. Bernabeu'da üç gol birden atan Ivan Zamorano, ayrıca Luis Enrique ve Emilio Amavisca'ya da asist yaparak gecenin adamı oluyor. Maçı 5-0 kazanan Real Madrid, bu maçın coşkusunu sezon sonuna kadar yaşıyor ve ligi şampiyon olarak bitiriyor. Ayrıca bu maç Michael Laudrup'un Real formasıyla çıktığı ilk El Clasico ve Raul'un ilk kez Barcelona'ya karşı forma giymesinden ötürü ayrı bir önem taşır.

Romario: Hat-trick, beş gol ve inek kuyruğu

Romario kuşkusuz El Clasico tarihini kökten değiştiren isimlerden biridir. PSV'den o sezonun başında gelen Romario, Real Madrid teknik direktörü Benito Floro'nun Barselona seyahatini zehir eden adam oldu. 1993-1994 sezonunda Cruyff yönetiminde fırtına gibi esen Barça'dan Real de nasibini aldı ve Nou Camp'da maçı 5-0 kaybetti. Romario yaptığı hat-trick'le derbinin unutulmazları arasına girdi. Koeman ve Ivan Iglesias de skora katkıda bulunarak maçı "5-0 biten derbiler" arasına koydular. Her şeye rağmen bu derbi Romario'nun Rafael Alkorta'ya attığı "cola de vaca" (inek kuyruğu) çalımıyla hatırlanır.

Josep Guardiola: Kulübede izlediği beş maçtan da galip geldi

Frank Rijkaard'ın Barcelona'nın başında geçirdiği başarılı dönemden sonra herkes kulübün başına kimin geçeceğini merak ediyordu. Guardiola'nın ismi ilk kez Katalan ekibiyle anılmaya başladığında, Barcelona'lılar bile onun Real Madrid'le başa çıkabilecek büyüklükte bir teknik direktör olduğuna inanmıyordu. Ancak Pep çıktığı ilk beş Real Madrid maçından, sırasıyla 2-0, 2-6, 1-0, 0-2 ve 5-0 galip gelmeyi başardı. Bu galibiyetlerin hepsinde de rakip kulübede Juande Ramos, Manuel Pellegrini ve Jose Mourinho gibi önemli teknik direktörler bulunuyordu. El Clasico'nun unutulmazları köşesinde Guardiola'ya 10 puan!

Michael Laudrup: Aşk ve nefret arasında sadece bir basamak vardır

El Clasico tarihini oyuncular bazında incelerken en önemli karakter kuşkusuz Michael Laudrup'dur. Her iki takımın da formasıyla maça çıkmış olan ve her iki takımın taraftarından da hala büyük saygı gören tek isim Michael Laudrup, aynı zamanda iki takıma da El Clasico'da gol atan bir isim. Cruyff'un Barcelona'sında Ronald Koeman'lı, Hristo Stoichkov'lu kadronun vazgeçilmezi olan Laudrup dört sene üst üste lig şampiyonluğu kazanan efsane Barcelona'nın temel taşlarından biriydi. 1994 yılında Cruyff'la fikir ayrılığı yaşayıp, Barcelona'da daha fazla kalmak istemediğini belitren Laudrup ezeli takip Real Madrid'e transfer oldu. Orada da büyük sevgi ve saygı gören Danimarkalı El Clasico'da iki takımın formasıyla da gol atan ender isimlerden. Barçalı taraftarlar Real Madrid'e gittiğinde ona çok kızmış olsa da bugün Barselona'ya her gidişinde Laudrup'u hala büyük bir hayran kitlesi karşılar.

DÜŞMANLAR:

Domuz kafası: Holiganizm El Clasico'yu durdurmaya çalıştı

Zevklerini uçlarda yaşayan ve bunu olumsuz yöne çekmeye hazır, rahatsız insanlar da bu oyunun bir parçası. Tarih 23 Kasım 2002'yi gösterdiğinde herkes Barcelona'dan ezeli rakip Real Madrid'e transfer olan Luis Figo'ya Nou Camp'da nasıl bir muamele yapılacağını merak ediyordu. Üzerinde Figo'nun resmi olan 100 dolarlık banknotlar işin mizahi ve sosyolojik boyutunu güzel yansıtıyordu. Ta ki Figo ilk korneri kullanmaya gidene kadar. Barcelona'lı taraftarların bulunduğu köşeye doğru yaklaşan Portekizli futbolcu birden bozuk para, plastik bardak ve anahtar yağmuruna tutuldu. Sahaya atılan yabancı maddeler arasında yer alan domuz kafası da bu derbinin, "el cochinillo" (pişmiş domuz) olarak anılmasına sebep oldu.

Giovanni Silva de Oliveira: Bernabeu'da kızgınlığını kontrol edemedi

Barcelona, 1997-1998 sezonunda Bernabeu'ya konuk olur. Van Gaal'in öğrencileri maçı deplasmanda 3-2 kazanmasını başarır. Ancak 79. dakikada topu ağlara gönderip skoru 3-2'ye getiren Giovanni, kızgınlığının ve hırsının kurbanı olur. Gol sevinci sırasında Real Madrid tribünlerine doğru dönerek orta parmağını gösteren ve Madrid'li taraftarları çileden çıkaran Givoanni'nin hanesine eksi puan yazıyoruz. Aynı hareketi 1983'deki Kral Kupası finalinde yapan Bernd Schuster'e de tabii. Bu maçın ardından Giovanni federasyondan ve kulübünden para cezası almıştı.

Predrag Spasic: Nou Camp'da kendi kalesine gol attı

Dünya Kupası'nın ardından yapılan transferler meşhurdur. Bir adam çıkar, turnuvaya damga vurur ve bir sürü kulüp onun için milyonlar ödemeye hazırdır. Bu çok saçma değil mi?! Sadece dört veya beş maç üzerinden yapılan değerlendirmeler sonucunda alınan bir futbolcunun gerçekten verim sağlayıp sağlayamayacağı bana göre her zaman muammadır. Bir oyuncu, bir turnuvada iyi oynadı diye her zaman iyi olacak diye bir kaide yok. 1990 Dünya Kupası'nda Yugoslavya milli takımıyla başarılı bir performans sergileyen Spasic soluğu Madrid'de alır. Defansın ortasında oynayan bu adamın Yugoslavya'daki lakabı her ne kadar "Boz ayı" olsa da, fiziği dışında top kontrolü ve oyun kurması bakımından bir kedi yavrusu gibidir. Nou Camp'da kendi kalesine gol atıp, maçı Barcelona'ya ikram edince de sezon sonu beklenmeden sözleşmesi fesh edilir.

Hugo Sanchez: Kural 1: Seyircilere müstehcen bir hareket yapma!

Tabi ki Hugo Sanchez bir Real Madrid efsanesi. Tabi ki attığı gollerle El Clasico'ya damga vurmuş bir isim. Ama bu futbol! Yaptığınız bir olumsuz hareket, diğer yaptığınız bütün olumluların önüne geçebiliyor. Hangimiz 2006 Dünya Kupası finalinde Materazzi ve Zidane'ın attığı golleri hatırlıyoruz ki? 1990 yılında Barcelona ve Real Madrid, İspanya Süper Kupası finalinde karşılaşır. Barcelona hem kupayı hem de ligi kazandığı için kupa finalisti Real Madrid, Süper Kupa'da da final oynama hakkı elde eder. Bir pozisyonda Ronald Koeman'a sert müdahalede bulunan Hugo Sanchez, Katalan taraftarların hedefi haline gelir. Maç boyu küfür ve ıslık yiyen Sanchez en sonunda topsuz alanda cinsel uzvunu taraftarlara gösterir. Bu hareket El Clasico tarihinde Hugo Sanhcez'in "yaramazlar" listesine girmesi için yeterli oluyor.

Hristo Stoichkov: Hakeme itiraz etmek saçmadır. Tekme atmak aptalca.

Futbol tarihinin en iyi Bulgar futbolcusu Stoichkov, El Clasico prömiyerinde hakeme tekme atarak oyun dışında kalmış ve takımının yenilmesine sebep olmuştu. Yine 1995 yılında, başka bir El Clasico'da şu anki Atletico Madrid teknik direktörü Quique Sanchez Flores, Real Madrid'de oynarken ona da kasti tekme atarak oyun dışında kalmıştı. Birisi Hristo'ya beyaz forma giyen her kişiye tekme atmaması gerektiğini söylesin. Çünkü işleri batırmaktan daha öteye gidemiyor!

Jose Luis Nuñez: Real Madrid için "istenmeyen adam"

Barcelona'nın eski başkanı hala Madrid'de en sevilmeyen adamların başında gelir. Real'li taraftarların tezahüratlarında ona hakaret içeren cümleleri duymanız mümkün. Bunun sebebi de Nuñez'in 1982 yılında Real Madrid'li Juanito ile ilgili verdiği bir demeç: "Sizce Barcelona'nın kadrosunda Juanito gibi kadına benzeyen, hamile bir kanat oyuncusu olsaydı ne olurdu?" Bu kısa cümle belki de Nuñez'in ömür boyu nefret edilen bir adam olmasına sebep oldu ve bu cümlenin ardından bir daha Madrid deplasmanına gidemedi.

Tonny Bruins Slot: Elini 5-0'lık skor sayısından daha uzun süre havada tuttu

Johan Cruyff'un asistanı belki de Real Madrid cephesinde en çok nefret edilen kişilerin başında gelir. 1993-1994 sezonunda Ivan Igleisas'ın beşinci golünün ardından, maç bitene kadar yerine oturmayan ve sürekli etrafa eliyle "beş işareti" yapan Slot, antipatik olma ve en önemli rakibine saygı göstermek yerine sevincini çocukça yaşamaktan ötürü listenin karanlık tarafında yer aldı.

White Hart Lane'de ne olmuştu?


Günlerden 6 Mart 1985. UEFA Avrupa Ligi, o zamanki adıyla UEFA Fuar Şehirleri Kupası'nda Tottenham Hotspur, Real Madrid'i ağırlıyor. Bernabeu'da 0-0 biten ilk maçın ardından Tottenham oldukça umutlu. Ancak 15. dakikada Butragueño'nun sağ kanattan ortasında kendi kalesini havalandıran Steve Perryman turu Real Madrid'e getiren isim oluyor. Dakikalar 78'i gösterdiğinde bu sefer de oyundan atılan Perryman maç sonrası Londra basınında günah keçisi ilan ediliyor. Daha sonra yarı finalde Inter'i de geçen Real Madrid, finalde Macaristan temsilcisi Videoton'u iki ayaklı finalde yenerek tarihinde ilk kez bu kupayı kazanıyor. İlk maçı deplasmanda 3-0 kazanan Real, ikinci maçta Bernabeu'da 1-0 kaybetse de bu skor kupayı almaları için yeterli oluyor.

Bu akşam Tottenham - Real Madrid maçı var. İngilizler 1985'deki kadar umutlu yaklaşamıyorlar bu maça. Ancak Steve Perryman futbolu bıraktı ve Tottenham'ın bu akşam için bir şansı olabilir(!).