21 Kasım 2009 Cumartesi

Konuşmaya başladılar


"Maçı yeniden oynamak mı? Biz ne hata yaptık ki? Hakem gol vermemesi gereken bir yerde gol kararı verdi ve tur atladık. Eğer her hakem hatasında maçlar tekrarlansaydı, her maç en az 5 kere oynanırdı" - Yoann Gourcuff

"Maçın tekrar oynanmasına sıcak bakıyorum. Evimde güzel bir kanepe ve iyi sayılabilecek bir LCD ekran var. Playstation'da bu maçı tekrar oynamayı çok istiyorum" - Patrice Evra

"Fransa U17 takımında oynarken Almanya maçında rakip kaleci Rene Adler topu ceza sahası dışında eline almıştı, hakem devam ettirmişti. Aklımız o pozisyonda kaldı ve kalan dakikalarda 3 gol yeyip mağlup olduk. O maç da tekrar edilsin" - Hugo Lloris

19 Kasım 2009 Perşembe

Bizim mahallenin çocukları


Onlar oda arkadaşı. (Ashley Cole, David Beckham)


Onların beraber olduğu erkekler oda arkadaşı. (Cheryl Tweedy, Victoria Beckham)

"Neden böyle oynadğımızı gözden geçirmemiz gerekiyor"


İrlanda Futbol Federasyonu maçın tekrar oynanmasını istiyor. Fransa Futbol Federasyonu "olağan bir hakem hatası" diyor. Ortalık iyice karıştı. Henry'nin hırsız olmadığı bir gerçek. Karakter olarak Fransa Milli Takımı'nın mevcut kadrosunda son 10 senede kadroya çağrılan bütün oyuncular arasında fair play'e en çok riayet eden adam Henry'dir. Olaya bakmamız gereken taraf daha farklı olmalı diye düşünüyorum. Fransa Milli Takımı artık elle atılan bir gole muhtaç, sahada gol pozisyonu bulmaktan aciz ve oyuncuları zavallı konumunda. Bunun sebebi de blog kurulduğundan beri neredeyse her hafta belirttiğim Domenech problemi. Fransa turu öyle veya böyle atladı. Süper. Ancak Fransa'yı bu kadar itici bir görünüm içerisine sokan Domenech bugün, her zamankinden daha da fazla kovulmayı hak ediyor. Artık olan oldu. Dünya Kupası kuraları gelecek ay çekiliyor. Fransa başında Domenech olduğu sürece finale de çıkar kupayı da alır. Ancak biz Fransa'dan hiç zevk almayız. Sıkılırız, ağzımızı buruştururuz, küfür ederiz. Durumu Henry özetlesin: "Top havadayken elimle kontrol etmeyi düşünmedim. Top alçaldığı sırada topu yakalayamayacağımı, topun önümden geçip gideceğini fark ettim. Topu içeriye kesmeye yoğunlaşmıştım ve adrenalim en üst seviyedeydi. Ben de elimle topu indirdim ve kontrol edip Gallas'a çıkardım. Gol sevinci sırasında hala topu elimle kestiğimin farkında değildim. Sevinç bittiğinde itiraz eden İrlandalıları görünce olayı tekrar anımsadım ve kendime kızdım. Ancak olan olmuştu. Kötü oynayarak ve oyun kurallarına aykırı davranarak tur atladığımız için üzgünüm. Neden böyle oynadığımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. İrlandalılardan tekrar özür dilerim"

15 Kasım 2009 Pazar

Tarih tekerrür edince..


Sene 2005: Henry, Lansdowne Road'da golünü atıyor.


Sene 2009: Anelka, Lansdowne Road'da golünü atıyor.

2005'te Henry sağ koşeye güzel bir vuruşla topu bıraktı İrlanda, Almanya'ya gidemedi(!) 2009'da Anelka sağ köşeye güzel bir vuruşla topu bıraktı İrlanda, Güney Afrika'ya gidemedi(!) Henry 2005'te o golü atarken Premier League'de oynuyordu, İrlanda'nın ilk 11'indeki bütün oyuncular da(!) Anelka 2009'da o golü atarken Premier League'de oynuyordu, İrlanda'nın ilk 11'indeki bütün oyuncular da(!) 2005'te Brian Kerr maçtan sonra, "Her zaman bir şans daha olacaktır" dedi(!) 2009'da Giovanni Trapattoni maçtan sonra, "Şansımız devam ediyor" dedi(!) 2005'te Domenech maçtan sonra, "Korkmadan saldırdık ve kazandık" dedi(!) 2009'da Domenech "Korkmadan saldırdık ve kazandık" dedi(!)

İrlanda iyi mi oynadı? Evet iyi oynadı. Takımlar arasında siklet farkı yok muydu? Evet vardı. Fransa, Toulalan'ı aradı mı? Hayır aramadı. Domenech öyle ya da böyle takımın başında kalacak mı? Evet kalacak. Maçtan çıkarmamız gereken bir ders var mı? Hayat devam ediyor...

Dip not: Forma tanıtımını yazdığım postumda formaları beğendiğimi söylemiştim. Ancak ilk kez bir maçta izleyince asıl kararımı verdim. Fransa'nın formaları ciddi anlamda çok kötü olmuş. Maçı izlerken bir ara, yeşil bir ovada sağ sola kaçışan yeşil adamlar ve onları yakalamaya çalışan sat komandoları gördüm. Adidas belli ki Fransa'nın Nike'la anlaşmasına uyuz olmuş. 2011 Ocak ayından itibaren Nike'la çalışacak Fransa'ya Adidas resmen "madem öyle, al sana böyle" demiş.. Nerede o 1984 model Fransa formaları..

14 Kasım 2009 Cumartesi

Ölüm-kalım maçı Vol.1


Yukarıdaki fotoğraf 1911'den. İrlanda'yla Fransa rugby maçı için karşılaşacaklar. Le Plein Air okuyucularına maçı böyle duyurmuş. Gelelim futbola ve bugüne. İki takım arasındaki ki kader maçına üç buçuk saat kaldı. CANAL+ takımların kaldıkları otellerden ayrılıp stada doğru gittiklerini ve kadroların belli olduğunu az önce duyurdu. İşte ölüm-kalım maçı Vol. 1'in kadroları:

İrlanda: Shay Given - John O'Shea, Richard Dunne, Stephen Kelly, Kevin Kilbane - Aiden McGeady, Glenn Whelan, Liam Lawrence, Damien Duff - Kevin Doyle, Robbie Keane

Fransa: Steve Mandanda - Patrice Evra, William Gallas, Sebastien Squillaci, Bacary Sagna - Lassana Diarra, Jeremy Toulalan, Florent Malouda, Yoann Gourcuff - Thierry Henry, Karim Benzema

13 Kasım 2009 Cuma

Haftasonu futbol


13 Kasım Cuma
23:00 Chacarita Juniors-Newell's Old Boys / NTV Spor
14 Kasım Cumartesi
18:00 Rusya-Slovenya / Eurosport (2010 Dünya Kupası Play-Off)
19:00 Brezilya-İngiltere / NTV Spor (Hazırlık Maçı)
20:00 Yunanistan-Ukrayna / Futbol Smart & Eurosport
21:45 İspanya-Arjantin / Kanaltürk (Hazırlık Maçı)
21:50 İtalya-Hollanda / RAI Uno (Hazırlık Maçı)
22:00 İrlanda-Fransa / Eurosport (2010 Dünya Kupası Play-Off)
22:30 Portekiz-B.Hersek / Futbol Smart (2010 D. Kupası Play-Off)
22:30 Sao Paulo-Vitoria / Spormax

15 Kasım Pazar
13:30 Göztepe-Alanyaspor / Yeni Asır TV
17:00 - / Eurosport (-17 Dünya Kupası Üçüncülük Maçı)
20:00 - / Eurosport (-17 Dünya Kupası Final)
21:15 Avai-Corinthians / Spormax
22:00 San Lorenzo-İndependiente / NTV Spor

10 Kasım 2009 Salı

Robert Enke


"Kaleci değil kapıcı" dendi. Kendisine bir dakika bile tahammül edilemedi. İstanbulspor'dan sezon başında Kadıköy'de 3 gol yeyince kapının önüne kondu. Tenerife'ye gitti. Orada da yapamadı. 2 yaşındaki kızını kaybetti. Ama futboldan hiç kopmadı. Ülkesine döndü. Hannover'le başarılı sezonlar geçirdi. Milli takıma kadar yükseldi. Sponsorlardan aldığı paraları yardım kuruluşlarına bağışladı. Tek bir kuruş almadan yardım kuruluşlarının reklamlarında oynadı. Derken şimdi de hayatını kaybetti.. Hannover'de seyir halindeki bir trenin altında kalmış.. İntihar deniyor... Şimdiye kadar çok seyretmedim. Belki 5 belki 6 maçını seyretmişimdir. Ama her haliyle adam gibi bir adamdı... Üzüldüm.





~1977-2009~

Arşivden..


Tarih 23 Haziran 1984. Euro 84'te ev sahibi Fransa yarı finalde Portekiz'le karşılaşıyor. Maça Fransa'nın sol beki Jean-François Domergue damga vuruyor. O dönemde Toulouse'da forma giyen başarılı oyuncu takımını 24. dakikada 1-0 öne geçiriyor. Fransa 25 metreden frikik kazanınca bütün gözler Platini'ye çevriliyor ancak Domergue düzgün bir vuruşla ağları buluyor. Ardından 74. dakikada o dönem Sporting Lisbon'da forma giyen Rui Jordao sahneye çıkıyor ve takımına 1-1'lik eşitliği getiriyor. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca maç uzuyor. 97. dakikada Rui Jordao "kupaya ben damga vuracağım" deyip bu sefer de takımını öne geçiriyor. 114. dakikada ise Domergue "hayır ben" deyip, adını sol beklerin tarihine altın harflerle kazıyor. 119. dakikada ise işte bu fotoğraftaki görüntüler ortaya çıkıyor. Jean Tigana muhteşem bir asistle "Roi de l'Europe" Michel Platini'ye "al da at" diyor. Platini bu servisi geri çevirmiyor ve gol sevincini kutlamak için tribünlere koşuyor. Portekiz maça başlar başlamaz da maç sona eriyor.. Bu maçla ilgili enteresan 1-2 not vermek gerekirse: Maça damga vuran Domergue aslında turnuva öncesi milli takıma çağrılmıyor, ancak kadroya çağrılan sol bek Larios sakatlanınca kadrodan çıkartılıyor ve yerine Domergue kadroya dahil ediliyor. Zaten Domergue bu turnuva dışında milli formayı hiç giymedi. Maçı yöneten hakem İtalyan Paolo Bergamo, şu anda Serie A'daki hakem atamalarını yapan kişi. Bir başka not ise bu maçta sahaya çıkan oyuncular arasında Fransa ve Portekiz ligleri dışında oynayan tek oyuncu Michel Platini (Juventus-İtalya). Maçın golleri mi? BURADA

Kasım'da Noel olursa...

L'Equipe, Lyon-Marsilya maçını manşetten verdi.

Valla her haftanın ardından değerlendirme yapınca insan bir yerden sonra kendisini tekrarlıyormuş hissine kapılıyor ama futbolun içerisindeki sürprizler şu anda olduğu gibi, çoğu zaman sizi yanıltabiliyor da. Lyon-Marsilya maçı 5-5 bitince maçın uzun bir değerlendirmesini yapmadığım için bazı kişiler darılmış bana. Ancak bazı maçlar için kelimeler gerçekten yetersiz kalıyor. Maçın 90 dakikasını izledikten sonra da tam anlamıyla 'speechless' durumdaydım. Bu maçla ilgili konuşmak yerine herkesi maçın en azından gollerini izlemeleri için buraya davet ediyorum.

Lisandro Lopez galibiyeti 'erken' kutladı!

Ligue 1'de geçen haftayla ilgili bazı notları paylaşmak isterim. Lyon-Marsilya maçı sayesinde bu hafta sezon başından beri ilk kez Fransa'daki spor programlarında (CANAL+'de bile!) hakemler tartışılmadı. Haftanın yıldızı konusunda kararsızım ancak Lyon-Marsilya maçından Lisandro Lopez, Miralem Pjanic, Mamadou Niang ve Farice Abriel kesinlikle haftanın yıldızı olma konusunda en büyük adaylarım. Lyon ve Marsilya'nın puan kaybettikleri haftada lider Bordeaux'nun Lille'e 2-0, PSG'nin ise sahasında Nice 1-0 mağlup olması bu iki takım için tam bir hayal kırıklığı oldu.

Marsilya, Lyon'dan 8 gol yerken kalede Andreas Köpke vardı.

Lyon-Marsilya maçında 10 gol olunca tabi insanların aklına gelen bazı soruları cevaplandırmak geliyor. Mesela Ligue 1'de en son ne zaman 10 gol atıldı? En son 1984'te Metz deplasmanda Nîmes'i 7-3 yenerken 10 gol atılmış. İki takım arasında ise 1973 Ocak ayında 4-4 beraberlikle biten ve 1997 Mayıs ayında Lyon'un sahasında Marsilya'yı 8-0 yendiği maçlar skoru en yüksek olan Lyon-Marsilya mücadeleleri olarak göze çarpıyor. (8-0'ın golleri burada) Ligue 1 tarihinin en gollü maçı ise 1935 yılında Sochaux'nun Valenciennes'i 12-1 mağlup ettiği mücadele. (1951'deki "Marsilya-St Etienne 3-10" ve 1961'deki "RC Paris-Metz 11-2" maçlarında da 13 gol olmuştu)

Mandanda, İrlanda maçı öncesi tatmin etmedi.

Fransa-İrlanda maçında 5 gün kala Fransa Milli Takımı'nın kalecileri bu hata adeta intihar etti! Mandanda, Lloris ve Carasso yedikleri hatalı goller yüzünden Domenech'i en çok düşündüren konuyu kaleci mevkisine yönelttiler. Mandanda ve Lloris kalelerinde beşer gol görürken Bordeaux'lu Carasso da Lille'den yediği hatalı gollerle Domenech'in can simidi olmaktan çıktı diyebiliriz. Fransız medyası Domenech aday kadroyu açıkladığında tecrübeli kaleci Gregory Coupet'nin neden çağırılmadığına değinmişti, büyük bir ihtimalle İrlanda'ya karşı oynayacak Mandanda'nın hatalı bir gol yemesi durumunda Fransız basını bu sefer Domenech'i çiğ çiğ yer. Toparlamak gerekirse bu hafta Fransa'daki kaleciler Noel tatiline Kasım ayından çıkmış gibiydiler.

Bakalım Antoine Kombouaré'yi Mevlüt kurtarabilecek mi.

Gelelim PSG'ye. Bu hafta Parc des Princes'de aldıkları Nice maçının ardından 12.'liğe gerilediler. Çanlar artık teknik direktör Antoine Kombouaré için çalıyor diyebiliriz. Başkan Robin Leproux maçın ardından "Hocamızın arkasındayız" dedi ancak kulislerde konuşulanlara göre milli maç arasının ardından oynanacak Marsilya maçı ve bu senenin sürpriz takımı Auxerre maçları Kombouaré'nin son maçları olabilir. Milli maç arasının ardından oynanacak Marsilya maçı içinse PSG'nin ligdeki kaderini direkt etkileyecek. Bu arada PSG'nin Cumartesi günü TSİ 15.30'da Braga ile yapacağı hazırlık maçı CANAL+'ün internet sitesinden bedava yayınlanacak.

9 Kasım 2009 Pazartesi

Beckham'ın içindeki Lakers aşkı


NBA'de normal sezon yaklaşık 1 hafta önce başladı. Koyu bir Los Angeles Lakers taraftarı olan David Beckham yine tribünlerdeki yerini almış durumda. Memphis'le oynanan ve 114-98 Lakers'ın üstünlüğüyle biten maçtan önce Beckham, Belçikalı pivot Mbenga'ya yeni sezon öncesi başarı diliyor. Beckham geçen sezon ise alttaki fotoğraftaki bayanla üst üste 3 Lakers maçı izleyince Victoria'yla papaz olmuştu.

Lyon-Marseille


3' Miralem Pjanic (1-0)
12' Souleymane Diawara (1-1)
15' Sidney Govou (2-1)
44' Benoît Cheyrou (2-2)
47' Bakari Kone (2-3)
80' Brandao (2-4)
84' Lisandro Lopez (3-4)
86' Lisandro Lopez (4-4)
89' Michel Bastos (5-4)
90' Stephane M'Bia (5-5)

Film gibi. Fransa'da haftanın maçı işte böyle geçti. 1957 yılından beri Ligue 1'de ilk kez bir maç 5-5 bitiyor. 80'de 4-2 mağlup durumda olan Lyon, 89'da 5-4 öndeydi. Şaka gibi bir maç. Maçtan sonra iki hocanın söyledikleri her şeyi anlatıyor:

Claude Puel (Lyon): "Bir ara gözlerimi kapattım ve tanrıya bu maçın bitmemesi için yalvardım. Lisandro durumu eşitliğe getirdiğinde Joel Bats'ı (Lyon'un kaleci antrenörü) yerden 2 metre yükseklikte çığlık atarken gördüm.. 52 yaşındaki bir insanı 2 metre yukarıya ne zıplatır? Biri bana bunu açıklasın"

Didier Deschamps (Marsilya): "Maçtan önce birisi yanıma gelip, 'Deplasmanda Lyon'a 5 atacaksınız ancak 3 puan alamayacaksınız' deseydi ona 'Beni bu kabustan uyandırın' derdim"

Cris (Solda), Bakari Kone'nin golünü engelleyemedi.

6 Kasım 2009 Cuma

Arşivden..


Tarihten bir fotoğraf.. Sene 1999. Şampiyonlar Ligi'nde serin bir sonbahar günü Arsenal, Wembley'de Fiorentina'yı ağırlıyor. Grup aşamasında o çarşamba günü 5. maçlar oynanıyor. Barcelona birinciliği, AIK ise sonunculuğu garantilemiş durumda. O zamanlar uygulanan ikinci grup aşamasına yükselmek için büyük bir mücadele var sahada. Fiorentina'nın kadrosu parmak ısırtıyor. Toldo'nun Toldo olduğu zamanlar. Hatta bu maçta Kanu'nun altı pas içerisinden çıkarılması imkansız denebilecek vuruşunu kurtararak EURO 2000 öncesi hocası Trapattoni'ye "beni de Hollanda'ya götür" diyor. O pozisyonun videosunu buradan izleyebilirsiniz. Di Livio, Repka gibi kült isimler de defansta. Orta saha ise şiir gibi. O zamanlar İtalya'da ön liberonun babası olan Cois, Alman panzeri Heinrich ve daha sonradan 'Fatih Terim'in oğluyum' diyen Fabio Rossitto var orta sahada. Forvette ise 'adam olacak çocuk' Chiesa ve fotoğraftaki partneri Batistuta var. Arsenal ise Wenger'in belki de en iyi Arsenal'i. Kuaförden çıkmayan Seaman kalede. Dixon ve Keown her takımda oynayabilecek kapasitede iki Lugano gibiler. Ve tabi ki kaptan Tony Adams (Hâlâ böyle bir kaptan çıkartamadı Wenger).. Petit, Vieira, Parlour üçlüsü orta sahayı tutuyor. Overmars, Bergkamp ve Kanu ise bitirici güçler. Arsenal tek kale oynadığı maçta Batigol'ün bu golü yüzünden UEFA kupasına katılıyor. Finale çıkıp Galatasaray'a yenileceklerinden habersizler. Fotoğrafta ise Batistuta maçtan sonra renk körü dediği Slovakyalı hakem Michel Lubos'a serzenişte bulunuyor.

Haftasonu futbol


6 Kasım Cuma

  • 20:00 Bursaspor-Gençlerbirliği / Lig TV
  • 21:30 Leverkusen-E.Frankfurt / TRT 3
  • 21:45 Derby County-Coventry / Futbol Smart
  • 14:45 Swansea-Cardiff / Futbol Smart
7 Kasım Cumartesi
  • 16:30 Bundesliga ? / TRT 3
  • 17:00 Manchester City-Burnley / Spormax
  • 19:30 Wolverhampton-Arsenal / Spormax
  • 20:00 Trabzonspor-Beşiktaş / Lig TV
  • 20:00 PSG-Nice / Kanal A
  • 21:00 Barcelona-Real Mallorca / NTV
  • 21:45 Atalanta-Juventus / NTV Spor
  • 22:00 Sochaux-Lens / Kanal A
  • 22:30 Atletico PR-Goias / Spormax
  • 23:00 Atletico Madrid-Real Madrid / NTV
8 Kasım Pazar

  • 13:00 CSKA Moskova-Rubin Kazan / Spormax
  • 13:30 Giresunspor-Altay / D Spor
  • 14:45 Falkirk-Celtic / Euro Futbol
  • 15:30 AZ Alkmaar-Feyenoord / Futbol Smart
  • 16:00 Sivasspor-Kayserispor / Lig TV
  • 16:00 Lazio-Milan / NTV Spor
  • 16:30 Hannover 96-Hamburg / TRT 3
  • 17:30 Twente-Ajax / Futbol Smart
  • 18:00 Toulouse-Rennes / Kanal A
  • 18:00 Chelsea-Manchester United / Spormax
  • 20:00 Fluminense-Palmeiras / Spormax
  • 20:00 Lille-Bordeaux / Kanal A
  • 20:00 Diyarbakırspor-Galatasaray / Lig TV
  • 21:45 Inter-Roma / NTV Spor
  • 22:00 Lyon-Marseille / Kanal A
  • 22:00 Sevilla-Villareal / NTV

2 Kasım 2009 Pazartesi

Çıkmadık candan...


Bundan 3 ay kadar önce PSG yeni sezon formaları başlıklı postumda Parisien taraftarların takımlarının yeni sezon formalarını beğenmediklerini ve üç renkli kalın çubuklu klasik formayı istediklerini söylemiştim. Sezon ortasında da olsa PSG üçüncü formasını tanıttı. Gerçi buna üçüncü forma demek küstahlık olur. Düzelteyim: PSG asıl formasını tanıttı. Diğer formalar boykot edilip bugüne kadar çok az sayıda satınca sonunda yönetim olaya el attı. Kulübün Ekim ayı satışlarını geçen seneye göre kıyaslamışlar ve forma satışlarının %38 daha az olduğu ortaya çıkmış. Nike'la yapılan görüşmeler sonunda resimdeki formaya kavuştular. Kulüp son üç günde diğer formalar da dahil olmak üzere geçen yılın Kasım ayı hasılatını solladı. Taraftarlar az kalsın boykodu bırakacaktı ama sonunda istenen oldu. Çıkmadık candan umut kesilmiyor tabi. Parisien olmak böyle bir şey..

Michael Jackson


Yakın arkadaşlarımdan biri bugün sene sonunun yaklaştığını ve blogda "2009'un enleri" tarzında bir yazı yazıp yazmayacağımı sordu. Eve gelince bu konuyu uzun uzun düşündüm. Bu sene neler oldu? Neler yazılabilir? Aklıma 2009 ile ilgili tek kazınan şey bu oldu sanırım. Thriller albümünün video kasediyle büyümüş bir çocuk olarak 2009'un resmi budur. İlla futbol olacaksa o da var içerisinde. Sene 1978. Michael Jackson 20 yaşında. Amerika'da The Jackson 5'ın Boogie albümünün tanıtımı öncesinde üzerinde Nice formasıyla poz veriyor.

Sheffield'lı Cantona


Arşivden bir fotoğraf... Eric Cantona'nın ilk İngiltere günleri. 1991-1992 sezonunun ilk yarısında Nîmes'de 16 maçta başarılı bir performans sergileyen Cantona İngilizler'in dikkatini çekiyor. O zamanlar Premier Lig'in gediklisi olan Sheffield Wednesday tarafından iki hafta boyunca deneniyor ve hazırlık maçlarına çıkıyor. Ancak daha sonradan Sheffield'a 5 sezon boyunca başarılı bir dönem yaşatacak olan teknik direktör Trevor Francis tarafından beğenilmiyor. Akabinde Leeds United'a imzayı atıyor. Yarım sezonda Leeds'te attığı 9 gol, sezon sonu onu Manchester United'lı yapıyor..