21 Eylül 2011 Çarşamba

Asla yalnız yürümeyeceksin: Tribün hikayeleri


Kitabın varlığından tabi ki haberim vardı. Ancak boş geçen şu günlerimde açıkçası biraz arşivden yedim. İzlenmeyi bekleyen filmler, okunmayı bekleyen dergi ve kitaplar salonda İstanbul'un sekizinci tepesini oluşturuyor. Bu kitabı bugüne kadar okumamış olmam da benim ayıbım olsun.


Tribün kültürünü yaşayan bilir. Deplasman otobüsüne binmeyen, eve donuna kadar ıslanmadan dönmeyenler için bu kitap pek bir şey ifade etmeyebilir. Benim de bir taraftar olarak kişisel külliyatım "anlatılmaz yaşanır'larla" dolu. Üstelik bu duyguyu tuhaf bir şekilde hayatımın üç farklı evresinde üç farklı takım için yaşadım (Atletico Madrid, Galatasaray ve Adana Demirspor). Bundan dolayı kitabı gerçekten çok beğendim. Fever Pitch'den sonra ikinci defa okumak için elime aldığım ilk futbol kitabı oldu. Kitapta sanki herkes benim dilimden konuşuyor, benim kelimelere dökemediğim duygularımı kendi hikayeleriyle birleştirip anlatıyordu.

Özellikle Karşıyaka, Galatasaray ve Adana Demirspor kısımlarını tekrar tekrar okudum. Yazılmış olan hikayeler tribün kültürü dışında net bir biçimde birer şehir, psikoloji ve sosyoloji yazıları. Okuyan Us Yayınları'nın bugüne dek okuduğum kitapları içerisinde yaptığı en iyi iş olarak görüyorum. Derlemeyi yapanlara ve hikayeleri yazanlara sonsuz teşekkür

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder