31 Temmuz 2009 Cuma

Elano'lu Galatasaray


Kesinlikle Türkiye'ye Anelka'dan sonra yapılan en yerinde transfer.. 'Yerinde' derken baz olarak oyuncunun yaşını, formunu ve Türkiye'de yapabileceklerini göz önünde bulunduruyorum. Lincoln zaten ligimizin yaramaz çocuğu oldu. Roberto Carlos İstanbul'da emekliliğinin tadını çıkartıyor.. Verimli olabilecek ve sonradan tekrar transfer yaparak kulübüne para kazandırabilecek bir oyuncu aldı G.Saray.. Rijkaard ister istemez 4-3-3'ten vazgeçip 4-2-1-3'e dönecek.. Daha önceden Nöbetçi Reloaded! başlıklı postumda F.Bahçe'nin yeni sezondaki muhtemel düzeninden bahsetmiştim. Gelelim G.Saray'a.. Kalede Leo Franco'nun, Orkun'a veya Aykut'a forma vermesi gibi bir durum yok zaten.. Dörtlü defans milli takımın defansıyla aynı.. Solda Hakan Balta kimseye formasını vermez. Volkan geldiğinden beri formsuz, Alpaslan ise formayı kapmakta yetersiz.. Ortası pimi çekilmiş bomba gibi. Her an patlayabilir. Şimdilik Gökhan Zan, Servet ekürisi orada gözüküyor. Bomba patlayınca takımın Emreleri can simidi olacaktır. Özellikle formda bir Emre Güngör orayı kurtarabilir. Aşık ise iyi bir yedek. Defansın sağı Sabri'ye emanet.. O da Allah'a emanet.. 3 maç üst üste hatasız oynayamıyor.. İyileşirse Uğur Uçar alternatif. Defansın önündeki ikiliden biri kesinlikle Mehmet Topal olur. Ayhan-M.Sarp-Linderoth üçlüsüde kalan kısım için birbirini yer.. Elano sistemi bozan adam olarak onların önünde tek başına oynar. Çift yönlü adam ne de olsa.. Rijkaard yeni Xavi'sini buldu belki de.. Öndeki üçlü ise kritik. Baros ortayı kesin alacak. Nonda ise Baros'un sakatlanmasını bekleyecek.. Takımın yeni kaptanı Arda bazen sağda bazen solda oynayacak.. Onun durumuna göre de Kewell veya Keita kulübeye oturacak.. Bu arada Elano'yla ilgili G.Saray taraftarına iyi bir haber vereyim: Artık frikikleri Sabri atmayacak..

Tottenham'ın vay haline


Her sezon bitiminde "Yeter kardeş, daha da izlemem ben bu takımı" diyorum kendi kendime.. Sonra dayanamayıp yine hazırlık maçından tut, FA Cup maçına, Premier Lig maçından tut, Uefa maçına kadar bütün maçlarını izliyorum Tottenham'ın.. Her sezon da, hiç de küçümsenmeyecek derecede iyi transferler yapıyorlar.. Wembley Cup'ta izlediğim kadarıyla Tottenham yine Premier Lig'i 9 veya 10. sırada tamamlayacak.. Artık yapmayı bildikleri defansı da unutmuşlar.. Hücum organizasyonları zaten David Ginola (1998) ve Stephen Carr (2000) gittiğinden beri sıkıcı.. Wembley Cup'ta Celtic'e 2-0 yenildikleri maçta Tottenham hücum yaparken az kalsın uyuya kalacaktım.. Fotoğraf zaten maçı ve Tottenham'ın durumunu özetliyor.. Son birkaç sezondur White Hart Lane'deki maçlar Lilywhites taraftar grubunu bile çileden çıkarmak üzere.. Yönetime ve futbolculara karşı internetteki tarafar sitelerinde ağır hakaretler doruk noktasında.. Kendisine laf edilmeyen tek adam ise tabi ki 'The Captain' Robbie Keane..

30 Temmuz 2009 Perşembe

Marsilya transfer borsası


Fransa Ligi'nde bu transfer sezonuna Marsilya damga vurdu.. Önce gidenlerden başlayalım.. Kuşkusuz kadrodaki en çok ses getiren ayrılık Djibril Cisse'ninki oldu.. Panathinaikos'la anlaştı hırçın adam.. Marsilya-Atina'ya tek gidişlik bileti aldı ve kadrodan ayrılan ilk isim oldu.. Hem sol açık hem sağ açık oynayabilen ve topa hangi ayağıyla vurduğu belli olmayan Ziani, Almanya şampiyonu Wolfsburg'un yolunu tuttu.. Adam iki ayağını da müthiş kullanıyor.. Marsilya'nın en iyi müşterisi Premier Lig ekibi Sunderland oldu. Marsilya'nın kaptanı Cana'ya 6.5 milyon Euro, defans oyuncusu Givet'ye de 3.5 milyon Euro ödedi İngiliz ekibi.. Hem defansta hem orta sahada oynayabilen Zubar ise Premier Lig'in yeni ekibi Wolverhampton'a gitti.. İyi transfer yaptı 'Kurtlar'.. Sözleşmesi biten ya da gönderilecekler listesinde olan isimler ise bir zamanlar fırtınalar estirirdi: Wiltord, Zenden, M'Bami ve N'Diaye... Gelelim bu sene Fransa'nın güneyine top oynamaya gelenlere.. 18 milyon Euro'luk bonservis bedeliyle Porto'dan alınan Lucho Gonzalez en çok dikkat çeken isim.. Adam gelirgelmez sakatlandı.. 6 ay yokmuş.. Rennes'den golcü M'Bia alındı.. Oldukça yerinde bir transfer.. M'Bia için 12 milyon Euro ödedi Marsilya başkanı Jean Claude Dassier.. Defansa G.Saray'dan Servet alınacaktı.. Yeni yönetim veto edince Bordeaux'dan Diawara alındı.. İyi tercih. Lorient'den alınan oyun kurucu Fabrice Abriel ve Rapid Bükreş'ten alınan Andrade bana göre takıma en çok katkıyı sağlayacak 2 oyuncu.. İkisine toplam 3 milyon Euro verildi.. Bu arada takımın 'star' ihtiyacı da giderildi.. Valencia'dan Morientes 2. Fransa macerası için yine güney Fransa'yı tercih etti.. Adam zaten Monaco zamanlarından alışkın oraların havasına suyuna.. Para verilmeden alınan birkaç isim de dikkat çekici.. Beşiktaş'tan Eduard Cisse ve Nice'ten Rool alındı.. Transferden toplam 27 milyon Euro kazanan Marsilya, 39 milyon Euro'da etrafa saçmış.. Porto burda pastanın büyük kısmını yiyen oldu.. Ancak oluşan kadroyla, Didier Deschamps yönetimindeki 'Marseille' 2010 için en büyük şampiyonluk adayım.. Resimde de Morientes ve Abriel yer alıyor. Abriel'i Morientes'in bonusu sanmayın.. İspanyol golcüden daha fazla etki yaratabilir.. Allez L'OM!!!

28 Temmuz 2009 Salı

Mor forma muhabbetleri


1986 senesinden beri FIFA'nın aldığı karar doğrultusunda bütün takımlar en az 2 tane formayla 1 sezon içerisinde mücadele etmek zorundalar. Bunlardan birisi kendi sahasında oynadığı maçlarda, diğeri ise deplasman maçlarında giyilmeli. Endüstriyelleşen futbolda bu rakam artık minimum 3 forma.. Hatta dev kulüpler 4'ten aşağı yapmıyorlar. Konyaspor 2007-2008 sezonunda biraz şaşırıp bir sezonda 7 farklı forma giymişti. Gelelim G.Saray'ın mor formasına.. Göz aşinalığımız olmadığı için bu rengi G.Saray'la bağdaştıramıyoruz. Ancak bana sorarsanız zamanla alışacağız.. Barcelona'nın fosforlusu forması ya da Juventus'un pembe forması neyse bu da o. Forma konusunda biraz gelenekçi olduğum için biraz yadırgadım en başta ama farklılık da her zaman iyidir. F.Bahçe illa çubuklu, G.Saray illa parçalı, Beşiktaş illa beyaz forma giyecek diye bir kaide yok pek tabii. Benim gibi gelenekçi düşünenler de gider parçalı formayı alır, bu kadar basit. Bu arada Beşiktaş'ın 'kartal pençesi' ve 'finiş bayrağı' temalı formalarını ne kadar gelenekçi olsam da çok beğendim..

Wembley Cup 2009


Her sezon öncesinde takımlar hazırlık maçları yaparken, biz futbolseverler de ekran başında yeni sezon öncesi kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz. Sağ olsun dünya futbolunun önde gelenleri de bizleri kırmayıp 'rakı-balık tadında' turnuvalar düzenliyorlar. Özellikle ABD'de düzenlenen World Football Challenge 2009 ve İngiltere'de düzenlenen Wembley Cup 2009 bir hayli zevkli geçti. Liverpool ve Manchester United'ın uzak doğuda 'hazırlık maçları' ismi altında para basmasını seyretmektense bu turnuvaları izlemek daha fazla keyif verdi. Özellikle Wembley Cup oldukça 'futbol dolu' geçti. Sloganı bile güzel zaten '4 takım, 2 gün, 1 stat'. İskoçya'dan Celtic kazandı turnuvayı. 'Yeni Barcelonayı' izlemek isteyenler biraz hâyal kırıklığına uğradı. 'Yeni Barcelona B'yi izlemiş oldular. Mısır şampiyonu Al-Ahly renk kattı. Çok güzel goller yediler(!). İngiliz ekibi Tottenham ise benim kişisel olarak turnuvayı izleme sebebimdi. Robbie Keane etrafında şekillenen yeni takımı izlemek için 2 aydır bekliyordum.. Yeni Tottenham da beni biraz hâyal kırıklığına uğrattı.. Bu kadar transfere insan artık birşeyler bekliyor be abi! Resimde de Barça'nın alt yapısından, sağ bek Martin Montoya, şimdilerde Al-Ahly'nin kaptanlığını yapan, eski dost Ahmed Hassan'ı durdurmaya çalışıyor..

Zoran Tosic


"Manchester United bu sene transferde suskun kaldı" eleştirisi yapıyor herkes. Ancak dikkatli bakıldığında teknik direktör Alex Ferguson'un kafasından nasıl sinsi düşünceler geçtiğini görebiliriz. United'ın Uzak Doğu'da düzenlediği sezon öncesi kampındaki maçları, sabahları üşenmeden kalkıp takip ediyorum. Rakipler vasat olsa da, MANU pek de güç kaybetmişe benzemiyor. Önce gidenlere bakalım.. Cristiano Ronaldo'dan kazanılan paraya bakınca kimse bu ayrılışı eleştiremiyor. Alex Ferguson kasayı kısa yoldan doldurmanın yolunu buldu ve en iyi müşterisi Real Madrid'e Portekizli'yi pazarladı. Carlos Tevez zaten sezon ortasında ayrılmak istediğini belirtmişti. Sir'le anlaşamayan adamın bu takımda yeri yok. Bu 2 isim dışında birkaç genç takımdan ayrıldı.. Aralarında en dikkat çeken isim Fraizer Campbell. Sunderland'e gitti. Belki ilerde Manchester bu adamı satmanın pişmanlığını yaşayabilir. (Bkz: Andrew Cole. Manchester onu yolladıktan sonra toplam 18 gol attı, 11'i eski takımına) Gelenlere bakalım.. İzlediğim kadarıyla Antonio Valencia en az Ronaldo kadar hızlı ve teknik.. Ferguson ondan bu kadar emin olmasaydı 17 milyon poundu emin olun vermezdi. Tevez ve Ronaldo'nun ayrılışının ardından biraz olsun medyayı susturmak gerekiyordu. Michael Owen iyi bir emzik görevi gördü. Gabriel Obertan kapalı kutu. Bordeaux'da kadroya zor giriyordu. Alex Ferguson, Laurent Blanc'ın gözünden kaçan bir parıltıyı görmüş olmalı.. McGinty ve Diouf diye 2 genç geldi. Muhtemelen Manchester United Reserves için ter dökecekler.. Gelelim Singapur semalarında yapılan hazırlık maçlarına.. Geçen sezon Ocak ayında takımda katılan Zoran Tosic müthiş bir yetenek. Sırp oyuncu 1987 doğumlu. Sol açık oynuyor. Yaşı ilerleyen Ryan Giggs, formsuz Nani ve nöbetçi asistçi Park Ji Sung artık formalarını ateşe atmış durumdalar. Hızı ve oyunu iki yönlü oynaması artıları. Manchester'da bu senenin en iyi transferi diyebilirim Sırp arkadaş için. Arsene Wenger Londra'daki malikanesinde, Ferguson'un bu yaptıklarını kıskanıyor olmalı.. Çünkü bütün bu yapılanlar aslında Fransız'ın transfer ideolojisiyle paralel..

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Inter'den 'ibrakadabra'


Inter yıllardır transferde kazıklanan takım olmanın acısını bu sene fena çıkardı. Eto'o + 45 milyon Euro + 1 sene kiralık olarak Alexander Hleb'i aldılar. Karşılığında sorun çıkartabiliritesi oldukça yüksek olan Ibrahimovic'i Barça'ya verdiler. Inter tarihinin en iyi transfer anlaşmasını yaptı. Tabii Jose Mourinho faktörü var ortada.. Ibrahimovic gelecek sene 5 gol de atabilir 45 gol de.. Ne yapacağı belirsiz.. Eto'o'nun ağır İtalya liginde 25 golü garanti.. Yeni bir Şampiyonlar Ligi şampiyonu adayıyla karşı karşıyayız.. Milano'ya selam olsun..

26 Temmuz 2009 Pazar

Newcastle forma savaşları


23 Ağustos'ta Newcastle United yeni sezonda giyeceği formaları tanıttı. Son 2 günde satılan fomra sayısı 3. Yanlış okumuyorsunuz '3'. Newcastle United yönetimi bugün itibariyle formalarda %20 indirim yapma kararı aldı. Formalara bakınca taraftarlar da haklı tabi.. BBC bir taraftarla röportaj yapmış, neden bu yeni formayı satın almıyorsunuz diye soruyorlar, cevap çok güzel.. "Ben bir taraftar olarak kulübe destek olmak için formayı alırım, hatta giyerim. Ama üzerine bir de ceket giyer çıkarım"

Geçmiş olsun İstanbullu


İstanbul'da 3 kez mutlu sona ulaşan Felipe Massa, bugün Macaristan'da koşulan sıralama turlarında feci bir kaza yaptı. Saatte 250 km. hızla giderken Rubens Barrichello'nun ön kanadından kopan 800 gramlık bir parça, o hızla Massa'nın kafasına çarptı. Haliyle kaskı delindi. Sonrada arabasıyla lastik duvarlara girdi. Hayati tehlikesi varmış.. Üzüldüm. İstanbul Park'ta onu izlemek hep zevkli olmuştu. Umarım bir an önce düzelir..

Nöbetçi Reloaded!


Bugün Fenerbahçe'nin Boluspor maçını izlerken tespit üzerine tespit yaptım. Bir kere Daum artık kafasında 11'ini belirlemiş. 4-2-3-1 oynatıyor takımı. Kalede Volkan alternatifsiz. Gökhan Gönül sağ bekte gelecek 10 senenin değişilmezi zaten. Roberto Carlos sol beke ambargoyu çoktan koydu. Ortada Bilica formayı kaptı gibi. Kaderi biraz Lugano'nun dönüşüne bağlı. Bilica'nın partneri ya Bekir ya da Önder olacak. Önder sanki daha hazır.. Deniz de acil durumda camı kırınız tabelasını boynuna takmış dolaşıyor bu mevkii için. 2 ön liberoda ortalık biraz kızıştı. Emre'nin forması büyük ölçüde garanti. Partneri ya Selçuk ya da Christian. Eskiye rağbet olsaydı, orada Can Bartu oynardı.. Christian daha avantajlı bu yüzden.. Gelelim acı verecek üçlüye.. Ortada Alex banko. Solda Andre Dos Santos 27 numaralı formasıyla numaralı tribün önünde ileri-geri akacak. Uğur Boral kulübeye.. Sağ kanatta enteresandır Kazım oynayacak sanki. Mehmet Topuz ön libero oynamazsa bu kanada talip olabilir. Deivid 6+2'nin kurbanı olarak Edu'yla Samba muhabbeti yapacak.. Forvette Güiza yeniden doğabilir. Ya 5 gol atar ya da 25. İşte en çok üzüldüğüm adam.. Bu takımda her maç banko oynaması gerekirken makus talihi onu yine kulübeye gönderiyor.. Semih'i bu sezon Daum'la Samet Güzel'in ortasında izleyeceğiz.. Adam bu saatten sonra ne dese haklı valla.. Adamsın Semih!

Adebayor ilk maçına çıktı


Bu sene Manchester City yaptığı transferlerle gündemden bir türlü düşmüyor. Carlos Tevez'i Manchester'in 'karanlık tarafına' getirdikten sonra Arsenal'in ele avuca sığmayan 'tek' forveti Emmanuel Adebaoyor'u da kadrolarına kattılar.. Ben Arsene Wenger'in Adebayor'u satabilme ihtimaline bile inanmıyordu. Bu transfer söz konusu oldu, "olmaz" dedim, anlaştı dediler, "yalan" dedim, imzayı attı-formayı giydi dediler, "fotoşop" dedim. En sonunda dün Manchester City'nin Güney Afrika'daki hazırlık kampı çerçevesinde düzenlenen Vodacom Challenge turnuvasını izlerken City'nin Kaizer Chiefs'e 1-0 mağlup olduğu maçta, Vuvuzela sesleri arasında gördüm onu.. Bir Gunner olarak daha fazla diretmemin gereği yok.. O artık orada.. Üzülmemek elde değil..
Bu arada bu konuyla ilgili enteresan bir not, Manchester City'nin şu andaki forvet hattı:
Emmanuel Adebayor, Valeri Bojinov, Craig Bellamy, Carlos Tevez, Benjani Mwaruwari, Ched Evans, Felipe Caicedo, Jo, Robinho, Roque Santa Cruz! Biraz rekabet var sanki..

Alex idmanda...


Sezon öncesi hazırlıklara F.Bahçe İstanbul'da devam ediyor.. Daum sistemini yavaş yavaş oturtuyor.. Peki biri bana söyleyebilir mi; Alex ne yapıyor?

Doğuştan Baselli Frei!


Alexander Frei 6 senelik ayrılığın ardından ülkesi İsviçre'ye geri döndü. İsviçre milli takımının 39 golle en fazla gol atan ismi kendisi. Dortmund'dan bedelsiz ayrıldı. Henüz 30 yaşında. Ve yıllık sadece 1.2 milyon Euro alacak! Türk takımları astronomik paralar verip okyanustan bile futbolcu transfer ederken bu adamın gözden kaçması enteresan oldu. Süper Lig'de 'kafadan' 15 gol atabilecek bir oyuncu. Maliyeti de düşük. Bizim takımlar değerlendirebilirdi.. Özellikle Eskişehir veya Bursa'da izlemesi çok zevkli olurdu.. Frei imza töreninde yaptığı açıklama ise oldukça ilginç: "Birçok takımdan teklif aldım ama ben Basel'de doğdum Basel'de yaşadım ve Basel'de öleceğim" Eeee şey. Tamam iyi, güzel. Ama bir şey sormak istedim Alexander'a. "2000-2003 seneleri arasında Basel'in ezeli rakibi Servette'de oynarken aklın neredeydi?"

24 Temmuz 2009 Cuma

R9 golünü attı


Ronaldo, Corinthians'ta bu sezonki ilk resmi golünü Cruzeiro'ya karşı attı.. Bu maçta F.Bahçe'ye gelen Christian Oliviera ve Andre Dos Santos'ta son kez Corinthians forması giydiler.. 'Timaolar' maçı 2-1 kazanmayı başardı.. Ronaldo göbeğini eritebilirse belki bu sezon 10 golü bulur.. Serie A'da 33 gol atmış bir adam en azından bunu başarabilir.. Ne dersiniz?

Bunlar nasıl genç!


Son 2 haftada seyrettiğim 2 Avrupa Ligi maçı beni hayretlere düşürdü.. Galatasaray-Tobol maçlarından bahsediyorum tabii ki.. Rijkaard'ın gençlere oldukça fazla şans vermesine rağmen gençlerin 'ben zaten oldum' dercesine bu fırsatı tepmelerine hiçbir anlam veremedim. Türkiye'deki en büyük 3 kulüpten 1'inde forma şansı buluyorsunuz, formanız garanti değil, ama sanki bütün sezon kadronun değişilmezi olacakmış gibi haraket ediyorsunuz. Acaba Yaser Yıldız sezon boyunca 2 resmi maç üst üste ilk 11'de oynayabilecek mi bir daha? Ya Aydın'a ne demeli? Takımdan gittin gidicen.. Asılsana şu maça! Koparsana maçı! Erhan ve Serdar'a bir lafım yok. Zaten en az 1 sene daha PAF'ta kalacaklar.. Aydın'la Yaser'e bir Türk futbolsever olarak üzüldüm. Umut vaat ediyorlardı. Şimdi ise sadece takımda kalmak için tanrıya dua ediyorlar..

Le Tour De France 2009


Fransa turu bu sene tam anlamıyla MÜKEMMEL! Futbola verilen arada ilaç gibi oldu. Turun sonu yaklaşırken son etaplarda Astana takımından Alberto Contador'u sadece seyretmek bile nefes kesici. Eurosport'ta etapları eksiksiz ve inanılmaz yayınlıyor. Sporseverlere tavsiye edilir...

Üvey evlat İskoçya


İskoçya'da yayın gelirlerinin düşürlmesiyle takımlar adeta bir bataklığın içine girdiler. Kulüpler doğal olarak isyanda.. Ellerindeki kaliteli oyuncuları satarak bütçelerini denkelşirmeye çalışıyorlar.. Artık Loch Ness'in ülkesine gelecek olan yabancı futbolcuların kalitesi de oldukça düşecek.. İskoçya Premier Lig'inin kaliteli oyuncuları da birer birer ülkeyi terk ediyor. İşte bir örnek: Nakamura. Celtic takımı finansal durumu az çok düzeltebilmek için Japon oyuncuyu İspanya'nın Espanyol takımına sattı.. Bazen sırf "Belki Nakamura frikik kullanır" diye Celtic maçı izlediğimi bilirim.. İskoçya'da Glasgow derbisi dışında izlenebilecek kayda değer birşey kalmadı sanki.. Ha bu arada Birleşik Krallıktaki bütün 1. Lig maçlarını yayınlayan Sky Sports İngiltere'de takımlara verilecek yıllık televizyon gelirini arttırdı.. Olay sırf İskoçlara özel..

Vuvuzela ve Gurbetçiler


Geçen ay Konfederasyon Kupası maçlarını izlerken aklımdan tek geçen şey şuydu: "2010 Dünya Kupası bu Vuvuzela denen çalgılarla nasıl geçecek?" Bu aletin çıkardığı sinir bozucu ses, bütün maç seyretme hevesimi kaçırıyordu.. Maç seyretme hevesimi bu ay kaçıran bir başka şey de gurbetçi vatandaşlarımız oldu.. G.Saray, F.Bahçe ve Trabzonspor'un hazırlık maçlarının ardından sahaya dalan taraftarlar futbolculara zarar verme derecesinde 'sevgi gösterisinde' bulunuyordu.. Benim için bir maç son düdük çaldıktan sonra da oynanmaya devam eder. O karmaşada futbolcuların duygularını ve surat ifadelerini seçmeye çalışırken, bir insan güruhu futbolcuları çevreleyerek onları görmemize her seferinde engel oldu. İlgi ve alaka hoş ama ben açıkçası maçlardan sonra F.Bahçeli Furkan, G.Saraylı Serdar ve Trabzonsporlu Eren'in suratındaki "O kadar oynadık ama hoca bizi kadroya alır mı?" ifadesini görmek istiyordum.. Olmadı.. Beşiktaşlı gurbetçi de ilginçmiş.. Ricardinho takımdan gideli yıl oldu yahu..

Ah Barça Ah


An itibariyle Ibrahimovic'in Barcelona'ya gittiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bir Barcelona'lı olarak inanılmaz üzüldüm! Ibra'ya yıllık 12 milyon Euro, Inter'e 45 milyon Euro, Inter'e Eto'o ve 1 sene kiralık Alexander Hleb... Inter tarihinin en iyi transfer anlaşmasını yaptı.. Eto'o'ya yıllık 10.5 milyon Euro ödeyecekler.. Hleb'in yıllık 7.5 milyon Euro olan bedeli ise Katalanlar tarafından karşılanacak.. Yazık oldu.. Mourinho cin gibi çıktı yine.. Bu paralarla alınması gereken oyuncu kesinilikle Fernando Torres'ti.. Üstelik hayalinin Barcelona'da oynamak olduğunu açıklayarak Barça'ya inceden zarf atmıştı.. Rafa'ya da göz dağı vermişti.. Ekonomik bunalım yaşayan Liverpool bu paralara 'hayır' demezdi.. Tüh diyorum başka da bişey demiyorum..

Tuna Üzümcü'nün makus talihi


Tuna Üzümcü bugün bir açıklama yaptı ve 2009-2010 sezonunda Bursaspor'un çok başarılı olacağını iddia etti. Kendisine çok yazık etmiş bir oyuncu benim gözümde. Altay zamanlarından beri takip ederim kendisini. Şimdiye kadar en az 20 kere Milli formayı giymesini düşündüğüm birisi.. G.Birliği'nde de beni yanıltmamıştı açıkçası.. Ama Beşiktaş'ta bir türlü yapamadı.. İstanbul'un havasından mıdır suyundan mıdır ne olduğunu anlamadan Tuna'yı Bursa'da gördük.. Daha 26 yaşında.. İş işten geçmiş değil.. Belki Servet modeli büyük bir çıkış yapar ve tekrar 'The City'e döner.. Hayırlısı..

Endüstriyel futbol


Yanlış anlamayın burası Anfield Road değil.. Liverpool sezon öncesi hazırlık kampını geçirmek üzere Uzak Doğu turnesine çıktı.. Tayland Milli Takımı'yla bir hazırlık maçı yapan ve 1-1 biten maçta Taylandlılar kendi ülkeleri yerine Gerrard ve yol arkadaşlarını destekliyor.. Liverpool'un bu turdan elde ettiği gelir ise 22 milyon Pound. Şaka gibi..

Matteo Ferrari & Beşiktaş


Matteo Ferrari İtalya'da yaşadığı karmaşık kariyerin ardından İstanbul'a geldi. Genoa, Lecce, Inter, Bari, Parma, Roma gibi takımlarda oynadıktan sonra ilk kez kendisini yurt dışında buldu. 2006'da yaşadığı 8 maçlık Everton macerasını saymazsak tabii.. Ülkemizde pek sık rastlarız Anadolu'yu karış karış gezip kariyerinde 10 transfer yapan futbolculara.. Ferrari'de bunun İtalya'daki örneğiydi.. İtalya'da oynadığı takımların çoğunda da ilk 11'in değişilmez ismi olmuştu.. İtalyan futbolcuya hak ettiğinden fazla para verildiğini düşünüyor büyük bir kesim.. Aynı kanaatteyim.. Ancak İtalya'dan Türkiye'ye gelen bir defans oyuncusu bana göre kesinlikle başarılı olacaktır. Hiç bir zaman alacağı paranın karşılığını veremeyecek ama Gökhan Zan'ın ardından Çarşı grubuna sonunda 'defans nasıl yapılır?' gösterecek.. Hayırlı olsun..

3 Temmuz 2009 Cuma

Ismael Bangoura Rennes'de


Rennes uzun süredir süren forvet arayışını Dynamo Kiev'in golcüsü Ismael Bangoura'yla sonlandırdı.. Rennes antenörü Frederic Antonetti her gittiği takımda Bangoura'yı istiyordu ancak bir türlü alamıyordu.. Sonunda kırmızı-siyahlı ekipte bu amacına da ulaşmış oldu. Bangoura'ya Premier Lig'den Everton, Stoke City ve Burnley'de talip olmuştu.. Ama Bangoura 'dilini bildiği' bir ülkede oynamayı seçti.. Gineli oyuncu Rennes'e geçmeseydi, Rennes'in alternatifi G.Saraylı Nonda'ydı.. Bangoura'nın Rennes'e gitmesiyle Nonda'da G.Saray'da kaldı.. Hayırlı olsun...

Dariuss Vassell Ankaragücü'nde


Ve sonunda 100. yılını kutlayan Ankaragücü beklenen flaş transferini gerçekleştirdi.. Manchester City'nin gözden çıkardığı başarılı forveti Dariuss Vassell'le 3 yıllığına anlaşma sağlandı.. Zaten Bellamy, Mwaruwari, Evans, Caicedo, Jo, Robinho, Bojinov, Santa Cruz gibi isimlerin yer aldığı forvet hattında Vassell'in şans bulması imkansızdı.. Kendisi için çok doğru bir karar verdi. Süper Lig'de 'kafadan' 10 gol atar gibime geliyor.. Ankaragücü'nün ivmesi yukarı doğru çıkış sergilerse 17-18'lerde dolaşabilir gol sayısı.. Ankaragücü İngiltere Milli Takımı'nın formasını 22 kez giymiş birisini senelik 800 bin Euro'ya ikna etti... Büyük başarı.. Biz bu ligde Belçika Milli Takımı'nda kariyerinde 2 kez oynamış 'çakma' forvetlere 3 milyon Euro verildiğini de hatırlıyoruz.. Ankaragücü 100. yılı olsun olmasın, şimdiden Süper Lig'e renk kattı. Hayırlı olsun..

2 Temmuz 2009 Perşembe

Ross Turnbull Chelsea'de


Chelsea'de bir süredir yedek kaleci sıkıntısı yaşanıyordu.. Özellikle Cudicini'nin takımdan ayrılmasının ardından bu durum iyice can sıkmaya başlamıştı.. Cech'in arkasında bekleyen Taylor ve Hilario yedikleri hatalı gollerle bir türlü umut vermiyordu.. Sonunda Chelsea yönetimi olaya el attı ve Middlesbrough'dan Ross Turnbull kadroya dahil edildi.. Turnbull 1985 doğumlu genç bir kaleci.. Geçen sezon bir çok maçta forma şansı buldu.. İyi performansının ödülünü ise Chelsea'ye geçerek aldı.. Belki Fulham ya da Wigan ayarında bir takıma gidip düzenli forma şansı bulsa İngiltere Milli Takımı'nın kaleci konusundaki makus talihi geri dönebilirdi.. Ancak Turnbull, Kirkland gibi olmayı tercih etti.. (Kirkland'da bir zamanlar İngiltere'de en çok umut vadeden kaleciydi ancak Liverpool'dan ayrılmakta geç kalmıştı) Turnbull Chelsea'ye Tuncay'ı tavsiye eder belki ne dersiniz? Fena olmaz hani.. Hayırlı olsun..

Ivan Marcano Villarreal'de


Nihat'ın Beşiktaş'a satılmasının ardından Villarreal ilk transferini gerçekleştirdi.. Geçen sezon Racing Santander takımında forma giyen 1987 doğumlu defans oyuncusu Marcano'yla anlaşıldı.. Marcano geçen sezonki performansıyla Del Bosque'nin de dikkatini çekmiş, 2 kez İspanya milli takımı aday kadrosuna çağırılmıştı.. Hala İspanya Ümit Milli Takımı'nın kaptanlığını yapmakta kendisi.. 1.89 boyunda olmasına rağmen zaman zaman bek mevkiinde de oynayabiliyor ve her iki ayağınıda çok iyi kullanıyor.. Bakalım Rodriguez'li, Cygan'lı, Capdevilla'lı, Godin'li, Fuentes'li Villarreal savunmasında yeteri kadar forma şansı bulabilecek mi.. Gelecek için iyi sinyaller veriyor.. Hayırlı olsun..

Abdulkader Keita Galatasaray'da


Galatasaray yönetimi yine sağ gösterip sol vurdu. Fransa'da uzun zamandır Lyon'lu yöneticilerle pazarlık halinde bulunan yönetici Haldun Üstünel'in Fransa semalarında forvet Sidney Govou için bulunduğu yazılıp çiziliyordu.. Ancak Abdulkader Keita G.Saray'a imza atan oyuncu oldu.. G.Saray'ın artık iyi bir sağ açığı var diyebiliriz.. Özellikle Lille'de oynadığı dönemde oldukça başarılı olmuş bir oyuncu.. Yalnız Kewell ve Arda'nın bulunduğu bir takımda kanatlarda kimler oynayacak merak konusu.. Rijkaard'ın Arda'yı '10 numara' olarak kullanması muhtemel.. Bu transferle birlikte Lincoln'ünde gitmesi resmiyet kazandı diyebiliriz.. Fena bir transfer olmadı G.Saray için.. Keita özellikle Süper Lig'de çok iş yapar.. Hayırlı olsun...

Vassilios Pliatsikas Schalke'de


Günümüzde futbolun en önemli mevkiilerinden biri oldu ön libero. Defansif özellikleri üst düzeyde olan orta saha oyuncuları kapış kapış gidiyor dünyada.. Belki de gelecek 10 yıla damga vurması beklenen ön liberolardan biri olan Pliatsikas, başarılı bir sezonun ardından şimdi kendisini başka bir ligde kanıtlamaya çalışacak.. AEK'da geçen sezon 26 maçta forma giyen 'çakma' sarışın Schalke'de yeteri kadar forma şansı bulabilirse, 2-3 sezon içerisinde Premier Lig ya da La Liga'nın yolunu tutabilir.. 1988 doğumlu oyuncu aynı zamanda Yunanistan Ümit Milli Takımı'nın kaptanlığını yapıyor.. Basinas ve Zagorakis futbolu bıraktıktan sonra Yunanistan ön libero için fazla kafa yormayacak.. Hayırlı olsun..

Benzema Real Madrid'de


Karim Benzema 35 milyon Euro karşılığında Fransa'nın Lyon kulübünden La Liga'nın Real Madrid takımına geçti.. Los Galacticos-2'yi kurmaya çalışan Florentino Perez'in yapabileceği en iyi forvet transferi bu muydu tartışılır ancak Real taraftarları arasında şimdiden Benzema için bu paranın çok olduğu konuşuluyor.. Ibrahimovic veya Adebayor en kötü David Villa'nın alınmasını bekleyen taraftarlar biraz hayal kırıklığına uğradılar.. E tabi başkan Perez olunca beklentiler farklı boyutlarda oluyor.. Benzema'ya da ben üzüldüm açıkçası.. Mükemmel bir transfer olmasına rağmen gerekli ilgiyi göremedi.. Aslında çok önemli ve gerekli bir transfer oldu Başkent ekibi için.. Kaka ve C.Ronaldo transferlerinin yanında yarın öbür gün unutulup gidecek.. Gerçi Benzema'ya nazaran Raul Albiol hiç konuşulmayacak belki de.. Gene de Benzema'nın uzun vadede C.Ronaldo'dan daha etkili bir transfer olacağını düşünmekteyim.. Hayırlı olsun..