18 Mayıs 2010 Salı

Sevgili Harry


Sezon bitti. Gerçi benim için ve Galatasaray'lılar için zaten bitmişti. Şampiyonun kim olacağı beni hiç ilgilendirmiyordu. Fenerbahçe şampiyon olsaydı bile hala şu anda içerisinde bulunduğum ruh halinde olacaktım. Yönetim yanlışları, Rijkaard'ın yanlış seçimleri, transfer hataları vs. vs. Hatalarla dolu bir sezon. Yanlışlardan biri de kuşkusuz yabancı futbolcu tercihleriydi. Şimdi hepsi birer birer yuvadan uçuyor. "Alemin" kralı Jo zaten ülkesine kaçtı. Giovani'yi transfer edeceklerini sanmıyorum. O da gidici. Leo Franco zaten var mıydı ki? Şu anda muhtemelen Buenos Aires'deki evinde Mate içiyordur. Kader Keita, Lucas Neill ve Elano Galatasaray'ın sözleşmeli futbolcuları. G.Saray bu adamları tutmak isterse tutar. Ancak üçü de Dünya Kupası oynayacak ve en azından birinin kendini gösterip transfer olacağını düşünüyorum. Geriye kaldı bir adam. Gerçek bir adam. Belki de bu adamlarla yan yana yazıldığında kadroda olması gereken tek kişi. Harry Kewell. Ama o da gitti.. Yazının geri kalanını ona yazıyorum.


Sevgili Harry,

2008 yazının sıcak bir günüydü. Uzun bir süredir Galatasaray'ı izlememenin burukluğuyla kendimi yazlık evimizin bulunduğu sitenin lokaline attım. Galatasaray yedek ağırlıklı kadrosuyla Hollanda veya Belçika'nın ikinci lig takımlarından biriyle oynuyordu. Bazen tuttuğunuz takımın dandik bir hazırlık maçını izlemek bile size her olumsuzluğu unutturabiliyor. Galatasaraylı futbolcuların üzerinde turuncu formalar vardı. Forma konusunda biraz gelenekçi olduğumdan biraz garipsedim. Beğenmedim formaları. Yıllardır parçalıyla oynayan Galatasaray'ı turuncu formayla görmek tuhaf geldi. Belki de kötü geçecek sezonun habercisiydi o forma. Maç berabere bitti. Zaten formadan dolayı canım sıkılmıştı. Alınan kötü sonuç, daha doğrusu oynanan kötü futbol da buna eklenince, uzun süredir hasretini çektiğim Galatasaray özlemimi hiç gideremedim. Erkenden yattım. Ertesi gün uyandığımda televizyonda seni gördüm. "Son dakika: Harry Kewell Galatasaray'da". O zamanlar Harry Kewell denince senin Leeds United'daki hallerin aklıma gelirdi. Yüzümde mutluymuşum gibi değişik bir tebessüm oluştu. İmza töreninde üzerine o turuncu formayı geçirdin. Nedense o formayı o andan itibaren seninle özdeşleştirdim. Sen şimdi gittin. Yoksun. Büyük bir ihtimalle Türkiye'ye, en azından futbol oynamak için bir daha gelmezsin. Ben bir Galatasaraylı olarak üzülüyorum. Gerçekten üzülüyorum. Popescu'da yaşamıştım bu duyguyu en son. Senin gibisi zor gelir bir daha. Üstümde forma var şu anda. Turuncu forma. Adın yazıyor arkamda. Bizi sakın unutma...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder