30 Ocak 2011 Pazar
Sıkıcı bir ligde sıkıcı bir maç...
Üzerine tonlarca yazı yazıldı bu konunun; La Liga'daki diğer takımlar Barcelona ve Real Madrid'in seviyesine ulaşamıyor diye. Kanımca en güzel yazı da geçen sezon aceto tarafından yazıldı. Son yıllarda bu iki devin diğer takımlara attığı farkı çok güzel özetlemiş üstad. Peki bu farkın açılması ligin kalitesini düşürür mü?
La Liga'daki takımların Barcelona ve Real Madrid'in seviyesinde olmadıkları kesin. Hatta lig üç kategoriye bölünmüş durumda. Şampiyonluğa oynayan Barcelona ve Real Madrid, düşme hattından kurtulmaya çalışanlar ve diğerleri. Herkesin ligde kendi rakibi var. On yıl önce Galatasaray mağlubiyetinin ardından Diyarbakırsporlu Şenol Karagöl'ün, "Galatasaray bizim rakibimiz değil" demesi gibi bir durum var. Racing Santader'li oyuncu Nou Camp deplasmanına çıkarken az çok başına gelecekleri biliyor. Peki ligde sadece iki şampiyon adayının olması o ligi sıkıcı mı yapar? Mesela son yıllarda Chelsea ve Manchester United Premier League'i domine etti. Orası da mı sıkıcı? Süper Lig'de beş şampiyon adayı olması Süper Lig'i bu iki ligden daha heyecanlı duruma mı getiriyor?
Yazıyı yazmamın sebebi bugün oynanan iki maç. Birisi Süper Lig'de oynanan Bursaspor - Galatasaray maçı. Diğeri de La Liga'da oynanan Deportivo - Sevilla maçı. İkisini de canlı olarak izleme şansı buldum. Önce Türkiye'de oynanan maça bakalım. Son şampiyon ve bu senenin en büyük şampiyonluk adaylarından biri, diğer tarafta da formsuz bir dönem geçirse de ülkenin en önemli ve güçlü takımlarından Galatasaray. Her iki takım da neredeyse hiç atak yapmıyor. Ev sahibi takım biri ofsayttan, diğeri de kaleci hatasından olmak üzere iki gol buluyor. Maçtan sonra Bursalı arkadaşımla konuşuyorum, "Kazandık ama feci oynadık. Böyle giderse şampiyonluk zor gelir" diyor. Bununla paralel İspanya'daki maça dönelim. Ne Deportivo'nun ne de Sevilla'nın şampiyonluk şansı yok. Hatta Villarreal böyle devam ederse üçüncülük şansları da yok. Kağıt üzerinde her iki takımın da en iyi oyuncuları diyebileceğimiz Jesus Navas ve Andres Guardado sakatlıkları nedeniyle tribündeler. Deportivo ilk yarısı bir o kalede bir bu kalede geçen maçta soyunma odasına 2-0 önde giriyor. Sadece ilk 45 dakikada tempodan gözlerimin ağrıdığını hissedebiliyorum. İkinci yarı ise asıl şölen başlıyor. Sevilla kalecisi Palop oyundan atılıyor. Bir adam eksik kalan Sevilla müthiş bir eforla maçı 3-2'ye getirmeyi başarıyor. İlk yarı güzel bir tempoyla iyi oynayan Deportivo'da Laure, "Maçın hakkı beraberlik" diyor son beş dakikaya girilirken. İki takım da oynadıkları futbolla gözlerimizin pasını siliyor. İki maç da ortada. Şimdi biz nasıl kalkıp "Barcelona uzay futbolu oynuyor diğerleri onlara yetişemiyor" diye bu lige sıkıcı diyebiliriz ki. Üst üste iki maç izlemişim, ben şimdi bunu nasıl yerim? Üstelik bu maçla kısıtlamıyorum olayı! Daha sonradan Mallorca'nın sahasında Sporting'e 4-0 yenildiği maçın geniş özeti başlıyor La Sexta'da. Mallorca 1-0 gerideyken kaçan goller, ortaya konulan mücadele inanılmaz. Daha sonra Mallorca risk alınca da defansta oluşan boşlukları mükemmel değerlendiriyor Sporting.
Bir ligin sıkıcı olduğunu o ligde şampiyonluğa oynayan takım sayısı mı belirler yoksa ortaya konulan futbolun kalitesi mi? Bu akşam aklıma takılan soru bu. Barcelona uzay futbolu mu oynuyor, Ronaldo tek başına maç mı kazanıyor.. Kabul. Ancak La Liga sıkıcı mı? Kesinlikle değil.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder