21 Ekim 2010 Perşembe

Rabbim yardım et, nötr duygular içerisindeyim...

Evine hoşgeldin Hagi.


Mutluyum, çünkü Galatasaray, benim Galatasaraylılığımın fani dünyadaki yansıması olan Gheorghe Hagi'yle anlaştı.
Mutsuzum, çünkü Galatasaray, son derece pis bir biçimde en sevdiğim hoca Frank Rijkaard'ı yolladı.
Mutluyum, Tugay Kerimoğlu gibi bir efsanenin kulübede bulunacak olmasına.
Mutsuzum, Johan Neeskens gibi bir futbol ansiklopedisinin kulübeden gönderilmiş olmasına.
Mutluyum, en sonunda kadrodaki herkesten maksimum verim alınacağı için.
Mutsuzum, Rijkaard'ı sabote eden futbolcuların yaptıkları yanlarına kâr kaldığı için.
Mutluyum, yönetim en sonunda kararsızlıktan çıkıp bir karar aldığı için.
Mutsuzum, yönetim Hagi'yi önceden planlayarak değil, sırf taraftarın önünde sempatik olmak için getirdiği için.
Mutluyum, sadece iyi bir futbolcu değil aynı zamanda iyi bir teknik direktör olduğuna inandığım birisiyle anlaşıldığı için.
Mutsuzum, Skibbe, Gerets, Bülent Korkmaz ve Rijkaard'a yapılanların aynısının Hagi'ye de yapılacağından emin olduğum için.


İşte böyle bir ruh hali içerisindeyim. Frank Rijkaard'a yapılanlardan ötürü kafam çok bozuk. Aslında olmaması gerekir. Bu ülkenin vatandaşı olan herkesin buna çoktan alışmış olması gerekir. Biz ne de olsa -miş gibi gözüken, aslında olmamış bir ülkeyiz. Kendisine güvenenlere ihanet edenlerin, 70 milyon kişinin önünde verdiği sözü iki hafta sonra unutanların, uzun süreli başarılar için sabretmek gerektiğini bilmeyenlerin, skor tabelasına göre işçisinin görevini sonlandıran ya da uzatanların ülkesi burası. Bunlar çok normal. Hagi geldi diye seviniyorum ya; bazen düşünüyorum "sevinmesem mi" diye. Kim bilir ona neler yapacağız? Kim bilir koskoca Galatasaray efsanesi, hatta Galatasaray tarihi olan Hagi şimdi ne hale düşecek? İşte bu durumdan nefret ediyorum. Frank Rijkaard'ı bir lokantanın arka kapısından çöp kutusuna atar gibi yollayanlar, aklınızda olsun, biz unutmayız...


Seni asla unutmam.

2 yorum:

  1. abi yazılarını sıklıkla takip etmeye çalışıyorum. hele Hagi mi, Terim mi, Karaman mı... gibi bir sürü ismin ortaya atıldığı o en "karmaşık" zamanda, sen çok net bir şekilde hagi'nin kesin geldiğini hissettiren bir yazı yazdın. bugün de "gerçekten" geldiği haberini okuduğumda, aklıma hatta ilk sen geldin. fakat bu yazında yazdığın her şey doğru mu, yani net istihbarat mı, yoksa öyle gibi duruyor diye mi böyle diyorsun? mesela şu "rijkaard'a yapılanlar" diye bahsettiklerin, hepimizin bildiği şeyler mi, yoksa başka şeyler de biliyorsun da, ondan mı böyle yazıyorsun?

    YanıtlaSil
  2. kendi düşüncelerini en iyi şekilde aktarmışsın. çok güzel bir yazı olmuş eline sağlık.

    YanıtlaSil