27 Ekim 2010 Çarşamba

TOP 5: Türkiye'nin önünü kesen maçlar



30 Nisan 1997 Türkiye - Belçika 1-3


Unutulmaz bir maç. Fransa'da düzenlenecek 1998 Dünya Kupası'na katılma maçı. Brüksel'de ilk maçı haspelkader kazanan Belçika'yı Ali Sami Yen'de ağırlamıştık. Alınacak galibiyet bizi grup ikincisi yapacaktı. Maçtan önce herkes galibiyetten emindi. Hatta Mustafa Denizli maçtan önce, "Takımımın kazanacağından eminim, federasyon yetkilileri Fransa'dan otel baksınlar" gibi iddialı bir açıklamada bulunmuştu. Ancak hesaba katılmayan biri vardı: Luis Oliveira. Belçikalı yıldız o gece Mecidiyeköy'de hat-trick yaparak bir Dünya Kupası heyecanımızı daha kursağımızda bıraktı. Bu maçtan akıllarda kalan diğer iki not ise maçın önüne geçmiştir. Birincisi Oktay Derelioğlu'nun orta sahadan aldığı topla herkesi çalımlayarak attığı gol. İkincisi ise maçı anlatan İlker Yasin'in üçüncü Belçika golünün ardından, "Evet sayın seyirciler elin zencisi, elin arabı hat-trick yapıyor bizim Hakan'ımız bizim Oktay'ımız uyuyor, olacak iş değil" demesidir.


19 Kasım 2003 Türkiye - Letonya 2-2


2004 Avrupa Şampiyonası'na katılma play-off ikinci maçı... Dünya üçüncüsü ünvanıyla çıktığımız maçta rakibimiz o zamanlar FIFA'nın listesinde 56. sırada olan Letonya'ydı. Türkiye ilk maçta Riga'da 1-0 kaybetmiş olmasına rağmen 70 milyon turun geçileceğinden emindi. Turdan önce muhtemel rakipler arasında kağıt üzerinde en kolay ülke olan Letonya, Portekiz biletini 30 bin kişinin önünde kaptı ve kaçtı. Maçtan akıllarda kalan notlardan biri de stadyumdaki anonsçunun İnönü tribünlerindeki seyircilerin maçın sonlarına doğru tezahürat yapmaması üzerine, "Sayın Türkler bağıralım, lütfen bağıralım, ne olursun bağıralım yuaha böhü ühü" şeklinde isyan etmesidir. Ayrıca kura çekimi öncesinde "Çek Bi Letonya!" başlığı atan Fanatik gazetesi Milli Maçlar öncesinde atılan talihsiz manşetlere iyi bir örnek vermiştir.

16 Kasım 2005 Türkiye - İsviçre 4-2

Türkiye'nin kazanmasına rağmen işine yaramayan maçtır. Almanya'da 2006 senesinde düzenlenecek Dünya Kupası öncesinde baraj maçı. İlk maçı Basel'de 2-0 kaybeden Türkiye, Kadıköy'de İsviçre'yi ağırlıyor. Aslında son derece başarılı bir maç çıkaran Türkiye "deplasmanda gol atan avantajlıdır" kuralına takılıyor. Maçtan sonra çıkan kavgalar akıllara daha çok kazınıyor. Emre Aşık'ın tokatı, Mehmet Özdilek'in uçan tekmesi ve Fatih Terim'in eliyle "kırın bacaklarını" işareti Türkiye'ye beş maç seyircisiz oynama cezası olarak geri dönüyor...

28 Mart 2009 İspanya - Türkiye 1-0


Santiago Bernabeu'da oynanan ve Gerard Piqué'nin attığı tek golle biten maçtır. Dünya Kupası öncesinde oynanan eleme grubunda birincilik için çekiştiğimiz (evet o zamanlar birincilik için çekişiyorduk) İspanya'yla kader maçımıza çıkıyorduk. Maçtan aklıma gelen tek enstantane Sergio Ramos'un İbrahim Üzülmez'i aynı pozisyon içerisinde üst üste üç kere çalımlamasıdır. Ayrıca maçtan önce "Biz zoru severiz" diyen Fatih Terim maçtan sonra, "Grup ikinciliği de kötü bir sonuç değildir" demiş, onun kapağını da 9 Eylül'de Bosna'da almıştır.

9 Eylül 2009 Bosna Hersek - Türkiye 1-1


İspanya mağlubiyetinin ardından grup ikinciliği için çekiştiğimiz Bosna Hersek'le ölüm kalım maçı. Mutlak üç puan gereken maçta son derece kötü bir oyun sergileyerek ayrılmıştık. Dünya Kupası baraj grubunda bu maçın ardından üçüncü sırada kalarak Afrika'ya gidemememiz garantilenmişti. Bu maçla birlikte Fatih Terim de Milli Takım'daki görevine son vermiştir. Ayrıca Bosna'nın frikik golüne imza atan Salihoviç'e ertesi gün mecliste onur madalyası verilmiştir.

"Çektik de noldu amk?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder